İstanbul’daki Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen TBMM Başkanvekili ve Demokrasi ve Emeklilik Partisi (DEM) İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in cenaze töreninde olaylar yaşandı. Törende, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel’e saldırıda bulunan S.T., (66) isimli bir kişi, olay sonrası gözaltına alındı ve Taksim Polis Merkezi’ne götürüldü. Olay, cenaze töreninin ardından basında geniş yankı bulurken, güvenlik güçleri olayın detaylarını ortaya çıkarmak için çalışmalarını sürdürdü.
İçişleri Bakanlığı, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, S.T. hakkında dikkat çeken bilgilere yer verdi. 2004 yılında, S.T. isimli şahsın çocukları Barış (19) ve Mutlu’yu (17) silahla vurarak katlettiği ve iki çocuğu da yaraladığı bildirildi. Bu korkunç suçundan ötürü müebbet hapis cezasına çarptırılan S.T., 2020 yılında şartlı tahliye ile serbest bırakıldı. Bu durum, bilhassa toplumu derinden etkileyen bir mesele olarak öne çıkmaya devam etti.
Barış’ın babası tarafından korkunç bir şekilde öldürülmesi, ailesinin ve yakınlarının yaşadığı acıyı derinleştirdi. Barış’ın Hatay’ın İskenderun ilçesinde bulunan mezar taşındaki yazılı ifadeler ise oldukça dikkat çekicidir. Mezartaşındaki “Artık yatacak yerim var, bu dünya olsun sana dar. Analar gününde nasıl kıydın bize, acımadın mı gençliğimize” gibi ifadeler, bu trajik olayın yansımalarını açıkça gözler önüne seriyor. Aile, toplum ve medyada büyük yankı uyandıran bu yazı, sadece bir bireyin değil, aynı zamanda bir ailenin kaybettiği evlatlarının yasını tutması açısından önemli bir mesaj niteliği taşımaktadır.
Öte yandan, S.T. gibi muhalefette yer alan bir bireyin, cenaze töreninde bir siyasetçiye yönelik şiddet eyleminde bulunması, toplumda ne kadar ciddi bir güvensizlik ve öfke ortamı olduğunu da ortaya çıkarıyor. Devletin, bu tür olayların tekrar etmemesi için daha sıkı önlemler alması neredeyse bir zorunluluk haline gelmiştir. Zira şiddetin ve suçun toplum üzerindeki olumsuz etkileri, bireylerin güvenliğini ve toplumsal huzuru öncelikle tehdit eden unsurlar arasındadır.
Cenaze törenlerinde gerçekleştirilen bu tür saldırılar, sadece mağdurların yanı sıra, toplumsal olaylarla bireylerin günlük yaşamlarını da olumsuz etkilemektedir. Bu tür davranışların, toplumda yaygınlaşmasına karşı alınacak önlemler, sadece devletin değil, her bir vatandaşın da sorumluluğu olarak ön plana çıkmaktadır. Toplumun her kesiminde duyulan endişeler, böyle bir olayın tekrarlanmaması adına, ele alınması gereken önemli bir konu olmaya devam edecektir.