Yurtsever ve ilerici aydınların katledildiği Madımak Katliamı’nın tanıklarından biri olan Hidayet Karakuş, 1993 yılında İzmirli dostu Aydoğan Yavaşlı ile birlikte bir etkinlik için Sivas’taydı. O gün orada hayatını kaybeden Metin Altıok, Behçet Aysan, Asım Bezirci, Hasret Gültekin ve Nesimi Çimen gibi aydınlarla aynı mekanda bulunmuş olan Karakuş, yaşadığı dehşeti şu sözlerle anlatıyor: “Orada yakılan her arkadaşımın adı geçtikçe o günü tekrar yaşıyorum. Camların taşlarla indirildiği o anların sesleri hâlâ kulağımda. Merdivenlerde tedirgin bekleyen insanların yüzlerini, Asım Bezirci’nin şakalarını, Metin Altıok’un fırçasını ve Behçet Aysan’ın düşünceli bakışlarını hatırlıyorum. O sokakta atılan ‘Yak ulan, yak!’ çığlıkları asla unutulmaz. Cumhuriyet’in temeline saldırılan bir gündü o.”
Hidayet Karakuş, üzerinden 32 yıl geçmesine rağmen adaletin tecelli etmediğini ve devletin mağdurların yaralarını sarmadığını belirtmektedir: “Mahkemelerin sanıkların gösterilerine sahne olduğunu gördük. Kimileri kaçtı, kimileri öldü ama ceza almadı. Dava zamanaşımıyla kapandı. Devlet gerçekten acıyı sağaltmak isteseydi, bu tablo ortaya çıkmazdı.”
Karakuş, Sivas Katliamı üzerine yazılan roman, şiir ve öykülerin yetersiz olduğunu vurgulayarak, bu olayın tarihsel bir bilinçle ele alınması gerektiğini ifade ediyor: “Sivas’ta yakılan her insanın ardında bir edebi iz bırakılmalı. Bu olay, yalnızca bir trajedi değil; aynı zamanda laiklik, demokrasi ve bilimin karşısında karanlık bir zihniyetin saldırısıdır. Bu nedenle edebiyatın ve aydınların görevi, aydınlıkla karanlığın savaşında taraf olmaktır.”
Aydınlanma karşıtlarının karanlık zihniyetinin hâlâ sürdüğüne dikkat çeken Karakuş, laiklik ve bilimsel düşüncenin önemine vurgu yaparak şu şekilde açıklamada bulunuyor: “İnanç tartışılamaz ama bilimsel düşünce tartışılır. Din sabittir; bilim ise sürekli değişir ve gelişir. Devlet yönetimi dinsel değil, laik ve bilimsel temellere dayanmalıdır. Bugün hâlâ bunları konuşuyorsak, karanlığın ne denli sürdüğünü görebiliyoruz.”
Karakuş’a göre, bir daha böyle acıların yaşanmaması için eğitim sistemi kökten değişmeli. “Ülkemizin en temel sorunu laik ve bilimsel eğitimin yeterince uygulanmaması. İnsan haklarına dayalı hukuk, eğitimde fırsat eşitliği, sağlık ve üretimde adalet sağlanırsa; çağdaş bir toplum olabiliriz. Aydınlık bir Türkiye özlemi için bu ilk adım olmalıdır” diyerek eğitimin önemine dikkat çekiyor.
2 Temmuz’un yıldönümünde, Sivas’ta yitirilen tüm aydınları saygıyla ve özlemle anarken, Hidayet Karakuş’un dizeleri bu anıya eşlik ediyor: “İsli bir tarihte yazıldı bu şiirler / Giyilmemiş gelinliklere karanfil gibi / Yeşermemiş sevinçlere andolsun diye…”