İzmir’de 3 Baraj Kurudu, Su Krizi Büyüyor!

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

İzmir, 2023 yılında ciddi bir su krizinin eşiğine geldi. Kentin içme suyu ihtiyacını karşılayan barajlardan bazıları tamamen kurudu. Öncelikle, Alaçatı Kutlu Aktaş ve Gördes barajlarının ardından, Balçova Barajı da kuruma sürecine girdi. Böylece içme suyu sağlayan altı barajdan üçü tamamen kuru hale gelmiş oldu. Bu durum, kentin içme suyu kaynaklarının azalması ve su krizinin derinleşmesi anlamına geliyor.

Kuraklık ve yağış azlığı, İzmir’deki barajlardaki su seviyelerinin her geçen gün düşmesine neden olmaktadır. Balçova Barajı’nın kurumasıyla birlikte, kentin içme suyunun büyük bölümünü karşılayan diğer barajlar da kritik seviyelere geriledi. Tahtalı Barajı’ndaki doluluk oranı %2,58’e, Ürkmez Barajı’ndaki doluluk oranı ise %3,64’e düştü. Güzelhisar Barajı’nda ise su seviyesi %47,7’ye kadar geriledi ki bu da kentin su ihtiyacının büyük bir kısmını etkileyen önemli bir durumdur.

İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından yürütülen çalışmalar kapsamında, İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü (İZSU), 15 yıl boyunca içme suyu alınmayan Güzelhisar Barajı’ndan çıkartılan suyu değerlendirmektedir. Ayrıca, yenilenen Sarıkız, Göksu ve Halkapınar kuyularından su temin edilerek, İzmir’in günlük su ihtiyacının karşılanması hedeflenmektedir. Bu, kentin kuraklık süreci boyunca içme suyunu korumak adına atılan önemli adımlardan biridir.

Bunun yanı sıra, kenti bekleyen su sıkıntısını gidermek amacıyla belirli önlemler alınmaktadır. İçme suyu rezervinin yağışlı döneme kadar dikkatli bir şekilde kullanılması gerektiği vurgulanmakta, büyük ölçekli su kesintilerinin önlenmesi için çeşitli tedbirler uygulanmaktadır. Bu tedbirler arasında her iki günde bir gerçekleştirilen planlı ve dönüşümlü su kesintileri, park ve bahçe sulamalarının sınırlandırılması ve aşırı su tüketimi gerçekleştiren abonelerin daha yüksek ücret ödemesi gibi uygulamalar bulunmaktadır. Bu yöntemlerle, mevcut su miktarını korumak ve su krizinin etkilerini en aza indirmek amacıyla yoğun çaba sarf edilmektedir.

Sonuç olarak, İzmir’deki su kaynaklarının azalması ve barajların kuruması, yerel yönetimi zorlu bir duruma sokmuştur. Alınan tedbirler, kenti su krizinin en kötü sonuçlarından korumak için yeterli olmayabilir; bu nedenle, gelecekte daha sürdürülebilir su yönetimi politikalarının geliştirilmesi gerekebilir. Bu süreçte, halkın bilinçlendirilmesi ve su tasarrufu konusunda daha fazla farkındalık yaratılması önemli bir gereklilik haline gelmiştir. Eğer bu tür tedbirler uygulanmazsa, İzmir’deki su sıkıntısının daha da derinleşmesi kaçınılmaz olacaktır.