İzmir’de 30 Ekim 2020 tarihinde meydana gelen deprem, şehrin hafızasında silinmez bir iz bıraktı. Bu felaket, özellikle Bayraklı ilçesinde yıkıcı sonuçlar doğurdu. O günden bu yana yıkılan binalar, enkaz altında kalan hayatlar ve geride kalan tarifsiz acılar, Bayraklı için hafızasında bir travma olarak yer aldı. Bu süreçte, herkesin dilinde sıkça yankılanan bir cümle oluştu: “Deprem değil, bina öldürür.” Ancak, bugün geldiğimiz noktada bu cümlenin gerçeğiyle yüzleşmek zorundayız.
Bayraklı’da yükselen yeni inşaatlar, bizlere kaçak, eksik ve hatalı yapıların yeniden inşa edileceği izlenimini veriyor. Yaşanan felaketin ardından, bu durum son derece kaygı verici bir hal alıyor. Kentin en çok can kaybı yaşanan ilçesinde, hala yapıların inşa edilmeye devam etmesi, insan hayatının ne kadar umursanmadığını gözler önüne seriyor. Burada haklı bir soru akıllara geliyor: Bu nasıl bir cüret? Nasıl bir sorumsuzluk? İnsanlığın bu denli umursamaz bir hale gelmesi mümkün mü?
Bayraklı, 30 Ekim 2020’de yaşanan depremin en yıkıcı etkilerinin görüldüğü bir ilçe olarak dikkat çekiyor ve hala yeni inşaatların yükselmesi, denetim süreçlerinin kötü işlemesine işaret ediyor. Denetim firmaları, tespit ettikleri eksik ve hatalı inşaatları kayda almış olmalarına rağmen, bahsi geçen inşaatların hala devam etmesi oldukça endişe verici. Bu durum, Bayraklı’da yaşanan felaketin somut bir devamı olarak değerlendirilmeli; çünkü burada konu yalnızca beton değil, aynı zamanda insan hayatı. Kentin acı tecrübeleri, insani değerlerin göz ardı edilmemesi gerektiğini bizlere göstermektedir.
Artık kimsenin bahanelere sığınma lüksü yok. Bayraklı, bizlere acının en derin halini gösterdi. Yaşanan felaketten sonra, benzer bir olayın bir daha yaşanmaması için ne yapılması gerektiği üzerine düşünülmesi gerekiyor. İnsanlar, bir kez daha enkaz başında umutla beklemek zorunda kalmamalı. Eğer bu olaydan hala ders alınmadıysa, vicdanlar susturulmuşsa ve “denetim varmış gibi” yapılıyorsa, bu durumda asıl enkazın betonun altında değil, bu düzenin içinde olduğunu kabul etmek zorundayız.
Sonuç olarak, Bayraklı’da yaşanan dram, sadece bir şehrin değil, tüm Türkiye’nin gözünde bir ders olmalıdır. Kent yönetim ve inşaat yapıcılar, bu felaketin ardından gerekli önlemleri almakla yükümlüdür. Unutulmamalıdır ki, bu şehir bir daha aynı acıyı kaldırmaz; insanlar da bir daha böyle bir bekleyişte bulunmak istemez. O halde, artık yeter! Deprem, can kaybı ve acı değil; düzgün yapılaşma ve insan hayatına saygı olmalıdır.
1
Kira Artışlarına Asgari Ücret Sınırı Geliyor!
3359 kez okundu
2
Meteoroloji’den Yağışlı Tahminler! 👀🌧️
3089 kez okundu
3
İmamoğlu’ndan Özdağ için dikkat çeken açıklama!
3051 kez okundu
4
Uysal, CHP Genel Başkanlığı Adaylığından Çekildi!
3041 kez okundu
5
İzmir’de Şok Çöplük: Tarihi Geçmiş Yiyecekler!
2807 kez okundu