Boğaziçi Üniversitesi’nde gerçekleştirilen mezuniyet töreninde, Doruk Dörücü adındaki bir öğrenci, çok özel bir eylemde bulunarak diplomasını yırttı. Bu eylem, Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasına ve dolayısıyla diplomasının iptal edilmesine bir tepki olarak gerçekleştirilmiştir. Dörücü, mezuniyetini sosyoloji bölümünden ‘yüksek onur’ derecesi ile tamamlamıştır. Törende Dörücü, diploma yırtma eylemi yaparak, mevcut hükümetin eğitim politikalarını ve özellikle de eğitimin özgürlüğünü hedef almıştır.
Dörücü, mezuniyet töreninde yaptığı konuşmada,”Bu diploma hükümsüzdür. Müstakbel cumhurbaşkanının diplomasını iptal eden, kafasına göre fakülte açıp-kapatan bu istibdat rejiminin diplomasını reddediyorum.” şeklinde ifadelerde bulunmuştur. Bu eylemiyle hükümete karşı duruşunu net bir biçimde ortaya koymuş ve mezuniyet diplomasının kendisi için bir anlam ifade etmediğini vurgulamıştır. “Bu rejim benim de diplomamı iptal eder, sizin de diplomanızı iptal eder, bu bölümü de kapatır, bu okulu da kapatır. Ben diplomamı bu istibdat rejiminin atanmış kayyumundan değil, Boğaziçi Üniversitesi’nin seçilmiş rektöründen alırım” diyerek, üniversitelerin özerkliğine ve demokrasiye olan inancını ifade etmiştir.
Ancak, Doruk Dörücü’nün bu eylemi, yetkililer tarafından tepkiyle karşılandı. Avukatı Mehmet Can Seyhan, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Arkadaşımız Doruk Dörücü var olan diplomasını yırtmak suçundan şafak operasyonuyla gözaltına alındı” ifadelerini kullanmıştır. Bu durum, gençlerin ifade özgürlüğünün kısıtlanması ve siyasi baskılara maruz kalmaları konusundaki kaygıları artırmıştır. Dürücü’nün gözaltına alınması, birçok öğrencinin barışçıl protestolarına karşı yapılan müdahaleleri hatırlatmaktadır.
Bunun yanı sıra, Üsküdar Belediyesi Grup Başkanvekili Güneş Gülaydın da sosyal medya üzerinden bir paylaşımda bulundu. Bu paylaşımında, “Gençlik kolları üyemiz Doruk Dörücü gece yarısı gözaltına alındı. Ülkede binbir türlü hukuksuzluk yaşanırken bunlara karşı önlem alınmayıp, hukuksuzluklara ses yükselten gencecik pırıl pırıl insanların apar topar gözaltına alınıyor olmasını kabul etmiyoruz!” şeklinde sözlerine yer vermiştir. Gülaydın, gençlerin özgürce düşüncelerini ifade etmelerinin önemine vurgu yaparak, böyle bir baskı ortamının kabul edilemeyeceğini belirtmiştir. “Tek bir yol arkadaşımızı dahi bu baskıcı zihniyetin eline bırakmayacağız! Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!” diyerek, dayanışma çağrısı yapmıştır.
Sonuç olarak, Doruk Dörücü’nün diplomayı yırtması ve sonrasında gözaltına alınması, sadece bir bireyin eylemi olmanın ötesinde, Türkiye’deki ifade özgürlüğü, demokrasi ve gençlerin geleceği üzerine önemli tartışmalara yol açan bir olay olmuştur. Bu tür eylemler, gençlerin toplumda söz sahibi olma arzusunu ve haklarını talep etme çabalarını temsil etmektedir. Eğitimin siyasi baskılardan bağımsız ve özgür bir şekilde sürdürülmesi gerekliliği, toplumun dinamik yapısı için büyük bir önem taşımaktadır.