Fatih Altaylı’ya 5 Yıl Hapis İstemi!

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Oktay Saral, sosyal medya platformu X üzerinden gazeteci Fatih Altaylı‘nın bazı ifadelerini içeren bir görüntüyü “Suyun ısındı” başlığıyla paylaşarak Altaylı’yı hedef göstermiştir. Bu paylaşımın ardından, gazeteci Fatih Altaylı gözaltına alınmış ve ardından tutuklanarak Silivri Marmara Cezaevi‘ne gönderilmiştir. Altaylı’nın tutuklanması, kamuoyunda pek çok tartışmaya yol açmış ve gazetecilikle ilgili meselelerin yeniden gündeme gelmesine neden olmuştur.

5 YILDAN AZ OLMAMAK ŞARTIYLA HAPİS CEZASI

Gazeteci Fatih Altaylı’ya, Türk Ceza Kanunu (TCK) madde 310/2 delaletiyle 106/1 suçlaması yöneltilmiştir. Bu suçlamada, Altaylı’nın “cumhurbaşkanını tehdit” ettiği iddia edilmiştir. 22 Haziran tarihinde Silivri’ye gönderilen Altaylı’nın iddianamesi hazırlanmış olup, soruşturmada yöneltilen suçlamalar ile benzer bir ceza talep edilmiştir. Altaylı için mahkemede, hapis cezasının 5 yıldan az olmaması gerektiği belirtilmiştir. Bu durum, Türkiye’de ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü gibi konuların tekrar tartışılmasına yol açmaktadır.

ALTYALI NE DEMİŞTİ?

Söz konusu görüntüde, Fatih Altaylı, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın ömür boyu görevde kalmasına karşı halkın %70 oranında ‘Hayır’ dediği bir ankete atıfta bulunarak değerlendirmelerde bulunmuştur. Altaylı, bu oranı “çok da beklediğim bir oran” olarak nitelendirmiş ve şu ifadeleri kullanmıştır: “Şu anda AKP seçmeninin önemli bir bölümü ve MHP seçmeninin bir bölümü dışında hiç kimse böyle bir şeye onay vermez. Geçmişine bak bu milletin, yakın geçmişinden söz etmiyorum, uzak geçmişine bak. Bu millet padişahını boğmuş bir millettir, hoşuna gitmediği zaman, istemediği zaman…”

Altaylı’nın bu açıklamaları, birçok kişi tarafından, Türkiye’nin siyasi atmosferine ve toplumun genel siyasi tutumuna dair önemli bir gönderme olarak değerlendirilmiştir. Gazetecinin açıklamalarının ardından yaşanan tutuklama, Türkiye’de ifade özgürlüğü ve hukuk devleti ilkeleri hakkında ulusal ve uluslararası ölçekte tartışmalara neden olmuştur. Özellikle, basın mensuplarının yaptıkları haberler ve yorumlar dolayısıyla yargılanmaları, demokratik toplumun vazgeçilmez unsurlarından biri olan düşünce ve ifade özgürlüğü temelinde ele alınmaktadır.

Sonuç olarak, Fatih Altaylı’nın tutuklanması, sadece kişisel bir olay olmanın ötesinde, Türkiye’deki basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğünün ne denli tehdit altında olduğuna dair bir gösterge olmuştur. Gelişmeler, medya kuruluşları ve gazetecilerin, haber yapma ve yorumlama alanında karşılaştıkları güçlükleri ve baskıları daha görünür hale getirmiştir. Bu durum, toplumun farklı kesimleri arasında da çeşitli tepkilere yol açmıştır.