Henüz nefesi kesilmemiş bir adam… Hayata bağlı kalmış, umutların tümü tükenmemiş bir insan… Ferdi Zeyrek, yaşamla ölüm arasındaki o ince çizgide gidip gelen bir birey olarak, hala hayatta kalmaya çalışmaktadır. Ancak ne yazık ki, onun bu çetin mücadelesi sürdüğü esnada, dışarıda apak bir tablo yerini kapkara bir yarışa bırakmıştır; “Manisa Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğuna kim oturacak?” Sorusu, insanların üzerinde titrediği bir mesele halini almıştır. Bu durum, insani temel değerlere ve vicdana karşı işlenmiş bir suç niteliği taşımaktadır.
Bir insan hayatta iken, onun arkasından pazarlık yapan, onun yerini kapma peşine düşen bir siyasi anlayış, hangi ahlaka dayanır? Merhamet mi tükenmiştir? Sabır mı sönmüştür? Yoksa insaniyet mi kaybolmuştur? Siyaset, elbette ki rekabet içerir; fakat insanlık, en temelde zamanlama ve bir durumu nasıl değerlendirdiği ile başlar. Ölümle boğuşmakta olan bir kişinin ardından, onun yerine kimin geçeceğini konuşmak hiç de insani bir tutum değildir. Bu durum, açık bir vicdan yoksunluğunun göstergesidir.
Hayatta herkesin bir sınavı vardır. Bazısı gücü ile, bazısı makamı ile, bazısı da sabır ve metaneti ile sınanır. Ancak asıl önemli olan, başkalarının acısına nasıl yaklaşabildiğimizdir. Bu anlamda, vicdani bir muayene gerekmektedir. Zira o acılı anlarda, başkaları için kaygı duymak, onların yaşadığı zorlukları anlamak önemli bir erdemdir. Şu anki durumda ise, böyle bir derdin ve dertlenmenin eksik olduğunu görmekteyiz. Hayatın bu zor dönemlerinde, en azından bir miktar insaniyet beklemek, makul bir talep olarak öne çıkmaktadır.
Bunu savunarak, açıkça sormak istiyorum: Hiç mi utanmadınız bu konuşmaları yaparken? Bir insanın ölüm eşiğinde olduğu, ailenin ve sevdiklerinin gözyaşı döktüğü bir zamanda, bu tür kaygılar taşımak ve gündemi bu tür çıkarcı hesaplarla meşgul etmek gerçekten ne denli vicdanlı bir davranış? Bu sorular, belki de sadece bir tartışma değil, aynı zamanda toplumsal bir sorgulamadır. İnsan olarak, dostlukların, yakınlıkların en yoğun hissedildiği bu dönemlerde, başkalarının acılarına nasıl yaklaşmamız gerektiğini sorgulamak zorundayız.
Unutulmaması gereken en önemli gerçeklerden biri, insanlığın değerlerinin ve erdemlerinin bir kenara atılmadan, akıl ve vicdan ile hareket edilmesidir. Ferdi Zeyrek örneğinde olduğu gibi, bir ömre, bir hayata saygı göstermek; onu yitirmeden önce, her anını kıymetini bilerek yaşamak, insanlık görevidir. Siyasi mücadelelerin ve çekişmelerin bir kenara itilmesi, bireylerin acılarına saygı gösterilmesi gerekmektedir. Zira insan olmanın getirdiği en temel sorumluluk ve yükümlülük budur.