İzmir’in Bayraklı ve Karşıyaka sahilleri, 20 Ağustos 2023’te binlerce ölü balığın kıyıya vurmasıyla alarma geçti. Bu olayın ardından, bölgede kötü bir koku etkisini sürdürüyor. Denizdeki kirlenmenin tespit edilmesi için kapsamlı çalışmalar başlatıldı. Özellikle Karşıyaka ilçesine bağlı Aksoy ve Bayraklı ilçesinde bulunan Turan Mahallesi’nde ölü balıkların kıyıya vurmaya devam ettiği gözlemlendi. Ölü balıkların deniz yüzeyine çıkmasının yanı sıra, İzmir Körfezi’nde yaşanan kirlenmenin suyun rengini kırmızıya döndürdüğü de dikkat çekiyor. Bu durum, sadece çevresel bir sorun değil, aynı zamanda halk sağlığı açısından da ciddi bir tehdit oluşturuyor. Balık ölümleri arasında Çipura ve Deniz Levreği gibi türler yer alıyor.
Ölü balıkların kıyıya vurmasının ardından, yetkililerden gelen uyarılara rağmen bazı vatandaşların ölü balıkları elleriyle topladıkları gözlemlendi. Bu durum, hem çevre sağlığına dair kaygıları artırıyor hem de halkın yaşadığı panik havasını derinleştiriyor. Kentte yaşanan bu kirlilik problemi ve balık ölümleri, bölge sakinleri tarafından büyük bir endişeyle karşılanıyor. Yerel halk, bu tür davranışların ne denli tehlikeli olduğunu bilmesine rağmen, bazıları kaygılarını bir kenara bırakarak bu ölü balıklara müdahale etmeyi tercih ediyor.
İlk salt balık ölümlerinin ardından yapılan çalışmalarda, İzmir Büyükşehir Belediyesi İZSU Genel Müdürlüğü’ne ait olan Çiğli Kentsel Atıksu Arıtma Tesisi ile Güneybatı Atıksu Arıtma Tesisleri’nin, çevre mevzuatlarının belirlediği standartların üzerinde kirli suyu İzmir Körfezi’ne deşarj ettiği tespit edildi. Bu bulgular, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından dikkate alınarak, İZSU Genel Müdürlüğü’ne 1 milyon 858 bin TL tutarında bir para cezası kesildi. Ayrıca, ilgili durum nedeniyle Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunuldu. Bu adımlar, hem sorumluluk sahibi bir yaklaşım sergilemek hem de halk arasındaki endişelerin giderilmesi açısından büyük önem taşıyor.
Bölgedeki kötü kokuya dair şikayetler de hız kazanmış durumda. Uzun yıllardır o bölgede yaşayan Aykut Şimşek, “1990 yılından beri buradayım. Balık ölümleri çevreyi ve bizi olumsuz etkiliyor. Koku çok rahatsız ediyor, yürümekte zorlanıyoruz. Akşam sahilde yürüme planımız vardı ama planımızı kokudan dolayı iptal ettik” diyerek durumu özetliyor. Bu tür ifadeler, sadece bireysel bir rahatsızlık değil, aynı zamanda toplumsal bir sorun olduğunun da önemli bir göstergesidir.
İzmir Büyükşehir Belediyesi, kentteki bu sorunla başa çıkmak amacıyla ölü balıkların toplanması için çalışmalarını sürdürmeye devam ediyor. Ancak, yaşanan durumun köklü bir çözüm gerektirdiği aşikar. Deniz ekosisteminin sağlık durumu, sadece bölge değil, tüm kentin çevresel dengesi açısından kritik öneme sahip. Dolayısıyla, gerekli önlemlerin alınması ve benzer olayların tekrarlanmaması için toplum, yerel yönetimler ve çevre kuruluşları arasındaki işbirliği büyük bir önem arz etmektedir.