“`html
Hasan Öztürk, önerdiği teklifte kiraların kabarık artışlarının engellenmesi amacıyla kira bedellerinin asgari ücreti aşamayacağını belirtti. Böyle bir düzenlemenin, özellikle büyükşehirlerde yaşayan birçok vatandaş için kritik bir öneme sahip olduğunu vurguladı. Öztürk, büyük şehirlerdeki kira artışlarının fahiş boyutlara ulaştığını ifade ederek, milyonlarca insanın uygun fiyatlarla ev bulmakta ve barınma giderlerini karşılamakta zorluk yaşadığını dile getirdi. “Devletin barınma krizine kayıtsız kalma lüksü yoktur. Sosyal hukuk devleti olmak, halkın en temel hakkı olan barınmayı güvence altına almakla başlar,” diye konuştu. Bu ifadeler, devletin barınma sorununa karşı sorumluluğunu açıkça ortaya koymakta.
Teklifin detayları arasında, Türk Borçlar Kanunu‘na eklenecek bir hüküm yer almakta. Bu hükme göre, konut ve çatılı işyeri kiralarının başlangıç bedeli ile yıllık artışları, yürürlükteki net asgari ücreti geçemeyecek. Kiracılar ile ev sahipleri arasındaki anlaşmaların bu sınıra aykırı olması durumunda, asgari ücreti aşan kira sözleşmeleri geçersiz sayılacak. Bu durum, kiracıların haklarını koruma altına almayı hedeflerken, aynı zamanda ev sahiplerinin de korunmasını göz önünde bulundurmakta. Öztürk, kiracıların haklarını korumayı önceliklendiren bir düzenleme önerisinde bulunduğunu belirtirken, “Biz kiracıyı da ev sahibini de koruyan, hakkaniyetli bir düzenleme öneriyoruz. Barınma hakkı ekonomik kazançtan üstündür. Piyasanın insafına bırakılmış bir kira düzeni, sosyal çöküşe yol açar,” dedi. Bu sözler, hem konut krizinin çözümünü hedefleyen hem de mevcut kira sorununu ele alan bir yaklaşımı temsil ediyor.
Takip eden süreçte, eğer bu teklif yasalaşırsa, milyonlarca kiracı ve ev sahibi arasındaki ilişkilerde köklü bir değişim yaratılması söz konusu olabilir. Özellikle, fahiş kira artışlarının engellenmesi ve barınma hakkının güvence altına alınması, toplumda daha büyük bir memnuniyet sağlayabilir. Barınma hakkının güvence altına alınmasının, sadece kiracıları değil, aynı zamanda ev sahiplerini de olumlu yönde etkileyeceği düşünülüyor. Bu durum, ev sahiplerinin de kira gelirleri üzerinde daha fazla denge sağlamasına yardımcı olabilecektir.
Sonuç olarak, Hasan Öztürk’ün sunduğu teklif, sadece ekonomik bir düzenleme değil; aynı zamanda sosyal bir gereklilik olarak öne çıkıyor. Ev sahibi ve kiracıların karşılıklı haklarını gözeten bir sistemin oluşturulması, Türkiye genelindeki barınma krizinin çözümüne yönelik önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Bu nedenle, yasa teklifinin ilerleyen süreçte nasıl bir seyir izleyeceği merakla bekleniyor. Kamuoyunda geniş bir yankı uyandıran bu teklifin, hem ekonomik hem de sosyal alanlarda önemli değişikliklere yol açması beklenmektedir. Türkiye’nin barınma sorunlarının çözümüne yönelik atılacak adımlar, sosyal adaletin sağlanması açısından kritik bir öneme sahiptir.
“`