Arama Kurtarma Derneği (AKUT) eski Başkanı Nasuh Mahruki, 2023 yılında sosyal medya platformlarında yaptığı paylaşımlar nedeniyle ‘yanıltıcı bilgiyi alenen yayma’ suçlamasıyla karşı karşıya kaldı. Suçlamalar, Mahruki’nin bazı ifadelerinin, kamuoyunu yanıltabilecek mahiyette olduğu iddialarına dayanmaktadır. Bu nedenle, İstanbul Adalet Sarayı’nın Çağlayan’daki binasına ifade vermek üzere çağrıldı.
Mahruki, belirtilen tarihte, Çağlayan’da bulunan İstanbul Adalet Sarayı’na geldiği sırada, adalet sağlayıcılarıyla işbirliği yapma amacında olduğunu belirtti. Burada, Savcılıkta yaklaşık bir süre bekledikten sonra, ifade verme işlemlerine başladı. Mahruki’nin ifadesi, uzun ve detaylı bir süreçte gerçekleşti. Bu süreçte, sosyal medya gönderileri ve yapmış olduğu açıklamalar değerlendirildi.
Savcılıkta tamamlanan ifadesinin ardından, Mahruki hakkında tutuklama talebiyle nöbetçi hakimliğe sevk edildi. Nöbetçi hakimliğe intikal eden dosya, Mahruki’nin yaptığı paylaşımların kamu düzeni açısından ne denli bir tehdit oluşturduğu konusunu detaylı bir şekilde ele aldı. Savcılık, Mahruki’nin sosyal medya aracılığıyla yaydığı bilgilerin, kamuoyunu olumsuz yönde etkileyebileceği ve bu durumun tehlikeli sonuçlar doğurabileceği yönünde kanaat bildirdi.
Nöbetçi hakimlik, yapılan değerlendirmeleri göz önünde bulundurarak, Mahruki’yi tutuklamaya karar verdi. Bu karar, Türkiye’nin güncel hukuki süreçleri ve sosyal medya kullanımına dair getirdiği somut düzenlemelerin bir parçası olarak değerlendirildi. Mahruki’nin durumu, Türkiye’de sosyal medya etkileşimleri ve bu etkileşimlerin yasal sonuçları üzerine yeniden düşünülmesi gereken bir durumu teknoloji ve toplum ilişkisi açısından ortaya koymaktadır.
Mahruki ise duruşmasındaki ifadelerinde, yaptığı paylaşımların tamamen bilgi vermek amacıyla yapıldığını ve asla yanıltma gibi bir amacı olmadığını savundu. Mahruki’nin avukatı, müvekkilinin serbest bırakılmasını talep etti, ancak nöbetçi hakimliğin verdiği karar değişmedi. Mahruki’nin tutuklanmasının ardında yatan bu olay, toplumsal medya platformlarının yaygın kullanımıyla birlikte, bireylerin ve kamu işletmelerinin bilgi paylaşma yöntemleri üzerine yeniden sorgulamaları gerektiren bir zemin oluşturmuş durumda.
Bu olay, Türkiye’de sosyal medyanın kullanımına ve sosyal medya üzerinden yayılan bilgiler hakkında hassasiyet göstermenin gerekliliğine dair tartışmaları alevlendirmiştir. Özellikle, bu tür olayların, kamuoyunu yanıltma potansiyelinin büyük olduğu gerçeği, operasyonel bir inceleme gerektirdiği anlamına gelmektedir. Sonuç olarak, Nasuh Mahruki’nin durumunun yargılanmasına dair gelişmeler, sosyal medyanın sorumlulukları ve yasalar karşısındaki konumu hakkında daha geniş bir toplumsal ve hukuksal görüşme başlatmıştır.
Sonuç olarak, Nasuh Mahruki’nin tutuklanması, Türkiye’nin sosyal medya yasaları ve bireylerin ifade özgürlüğü çerçevesinde önemli bir örnek olmuştur. Kaldı ki, bu durum, sosyal medyada bilgi paylaşımının sınırları ve toplum üzerindeki etkileri hakkında daha derin bir tartışmanın fitilini ateşlemiştir.